Bilmiyorum FARK ETTİNİZ Mİ? Artık, sizlere “Merhaba Sevgili Dostlarım”, diye başlayan biraz resmi ağızla kaçan yazılar yazmıyorum. Tabii zaman zaman icap ettikçe o şekilde de yazılar yazmam gerekebilir ama şimdiden bu üslubuma alışın lütfen ve yine de selamlaşarak başladığımı farz edin.
Evet, yazının başlığı tesbih, yazıyı okuduğunuzda herkes kendi idrakince bu yazıdan alacaklarını alacak, anlayacaklarını anlayacaktır.
Sevgili canlar, hepimiz tesbihi bilir, severiz ve özellikle de çoğumuz namazlarımızdan sonra huşu içinde rabbimizin hoşnut olacağı zikirleri çekeriz. Bizim kültürümüzde de ayrıca bir yeri vardır. Çoğu erkeklerin ellerinde çok değerli taşlardan, materyallerden yapılmış değerli tesbihler vardır. Kısacası tesbih, dini bir araçmış gibi düşünülse de, zaman içinde bizim elimizde anlamını, şeklini, değerini geliştirmiş, çok önemli bir aksesuar haline gelmiştir. Bu genel bilgilendirmeden sonra… Sizlere FARKINDALIK penceresinden tesbihi yeniden göstermeye, tanıtmaya ve çok FARKINDA OL madığınız başka değerlerini izah etmeye çalışacağım. Lütfen kimse alınıp, gücenmesin.
Sevgili canlar, elinize kehribar, kristal, gümüş, hatta altın taneleri olan bir tesbih aldığınızda dikkatinizi çeken ilk şey ne olur?… Elbette cevap çok basit. Hepimiz tanelerin parlaklığına, estetiğine, yapısına bakarız, sonra imamiyesine ve belki en sonda sayısına bakarız. Elimizde evirir çevirir, çekeriz, çoğumuz tekrar tekrar tanelerini inceleriz. Otuz üç veya doksan dokuz tanesi ve aralarındaki küçük veya farklı ayırıcıları inceleriz. Belki bazı tanelerin küçük, bazılarının biraz farklı, bazılarının deliklerinin azıcık yamuk olduğunu, o tanenin yalpa yaptığını fark ederiz. Ve bir süre sonra teşbihimizin tüm tanelerini, imamiyesini tanır, ona alışır, onu özümsen, benimseriz. Böylece o artık bizim bir aksesuarımız olmuş, onun enerjisi ile bizim enerjimiz rezone olmuştur. Çoğumuz gün içerisinde sürekli elinde onu taşır, onun taşlarına(tanelerine) dokunur parmaklarının arasından kayışlarında dilimize tesbih ettiğimiz bir zikri de çekeriz…
Sevgili dostlarım, şimdi sıkı durun size FARKINDALIK penceresini açıyorum. Hiç düşündünüz mü? Bu taneleri bir araya getiren, bir arada tutan, sabrının ve dayanma gücünün sonuna kadar onların üzerlerinden kayarak kendisini aşındırıp, her seferinde biraz daha yıpratıp, zayıflatmasına katlanan ve sonunda da kopup çöpe atılan TESBİHİNİZİN İPİNİ… Hiç dikkat ettiniz mi? Onun misyonunu, çilesini ve değerini… Evet, tesbihin ipi değersizdir, zira onun aslı ottur, topraktır… Ama çok önemlidir. O topraktan hâsıl olan, ottan yapılan değersiz ve çilekeş ip olmazsa tesbih olmaz. O çok değerli (!) taneleri başka bir şey hizaya getirip, yamuklarına, farklılıklarına, hatta çatlamış olanlarına rağmen onları bir arada hiçbir şey tutamaz.
Lütfen tesbihinizi kontrol ediniz… Ara sıra da olsa tesbihinizin ipini gözden geçiriniz. Onu koparmaya çok fazla yıpratmaya çalışmayınız. Kopmadan yenileyiniz ama eskisini çöpe atmayınız. Onu minnet ve hürmetle saklayınız. Ki… Ben naçizane sekiz tane eskimiş tesbih ipini saklıyorum. Sonradan öğrendim ki birçok kadir bilir insan da(!) öyle yaparmış. Zira bu bir HÂK tır evrensel rezonansta hiçbir şey sonlanmıyor, her şey sonsuza kadar titreşimini sürdürüyor. Parmaklarımızın arasından kayan her bir tane bize zikrettirdiği esma ile sonsuza kadar titreşmeye devam edecek ve bir AN karşımıza tüm güzel tezahürleri ile zuhur edecektir.
FARKINDA OLMAK NİYAZI İLE
Sevgi, huzur ve ışıkla…